Van’da iki gün süren Kürt Dili Sempozyumu’nu düzenleyen Eğitim Sen Van Şubesi, Kürtçenin karşı karşıya bulunduğu sorunları masaya yatırdı. Sempozyumun uluslararası katılımla gerçekleşmesi ve oldukça güçlü geçmesi dikkat çekti.
VAN HABER – Eğitim Sen Van Şubesi tarafından organize edilen ve iki gün süren “Kürt Dili Sempozyumu”, Van Barosu Konferans Salonu’nda yapıldı. Türkiye’nin dört bir yanından ve farklı ülkelerden gelen dilbilimciler, yazarlar ve dil savunucularının yoğun katılımı dikkat çekti. Bu yıl “Dilin Sosyo-Politiği” temasıyla gerçekleşen sempozyumda, dilin toplumsal ve siyasi boyutları derinlemesine ele alındı.
Sempozyumun açılış konuşmasını yapan Eğitim Sen Van Şubesi Başkanı Murat Atabay, Kürtçenin kamusal alandaki varlığının giderek azaldığına dikkat çekerek şunları söyledi: “Çocuklarımızın isimleri artık Kürtçe olsa da, onlarla anadilimizde iletişim kurmamamız, dilin sadece bir sembol olarak kalmasına ve yaşatılamamasına neden oluyor. Dil çalışmaları artık bir yarışma konusu haline geldi, oysa bu bir varoluş mücadelesidir.” Atabay, dil üzerindeki baskılara ve mücadelenin önemine vurgu yaptı.
Kürtçe Dil Komisyonu üyesi Lokman Babat ise sempozyumun Mayıs ayında düzenlenmesinin sembolik anlamına işaret etti. Anadilde açılan kurslar, okuma grupları ve kültürel etkinlikler aracılığıyla yürütülen çabaların sınırlı etkisine değinen Babat, “Devletin bu konudaki yükümlülüğünü yerine getirmemesi, ağır sorumluluğu kurumlar ve yayınevlerinin omuzlarına yüklüyor. Ancak bu bireysel çabalar tek başına dilimizi kurtarmaya yetmez,” şeklinde konuştu.
‘İNSAN DİLDİR, DİL İNSANDIR’
Sempozyumun onur konuğu olan yazar Nezir Öcek ise konuşmasında dil ile özgürlük arasındaki derin bağlantıya dikkat çekti. Öcek, “İnsan dildir, dil insandır. Yazamayan, okuyamayan bir halkın elleri kelepçelenmiştir. Öncelikle halkın özgürleşmesi gereklidir. Dil özgürlüğü ancak toplumsal özgürlükle birlikte mümkün olabilir,” sözleriyle, dil mücadelesinin daha geniş bir özgürlük mücadelesinin parçası olduğunu vurguladı.
‘DİRENMEYİ BAŞARDIK’
Sempozyumun uluslararası boyutunu zenginleştiren sunumlardan biri, Norveçli akademisyen Ánne Márjá Guttorm Graven tarafından yapıldı. “Norveç’te Sami Dili ve Kültürü” başlıklı sunumunda Graven, Sami dillerinin tarihsel süreçte maruz kaldığı asimilasyon politikalarını ve günümüzde sadece sınırlı bölgelerde konuşulabildiğini aktardı. Sami dilinde film ve müzik üretilmesine rağmen, anadilini konuşanların sayısının azlığına dikkat çeken Graven, “Dilimiz 1900’lü yıllarda uygulanan faşist politikalarla yok olma tehlikesiyle karşı karşıya kaldı; ancak biz direnmeyi başardık,” diyerek, dil mücadelesinde direncin önemini vurguladı.
Dil Platformu Sözcüsü Şerefxan Cizîrî ise “Avrupa’da Kürtçenin Sosyo-Politiği” başlıklı sunumunda Avrupa’daki Kürtlerin dilsel deneyimlerini paylaştı. Özellikle İsveç’in Kürtçeye verdiği destek sayesinde dilin görünürlüğünün arttığını belirten Cizîrî, “Avrupa’ya giden Kürtler, dillerini daha özgür bir ortamda kullanabildikleri için dilsel gelişim sağladılar. Ancak önümüzde uzun bir yol ve omuzlarımızda ağır bir yük var,” ifadelerini kullandı.
SEMPOZYUMUN İKİNCİ GÜNÜNDE DİKKAT ÇEKİCİ TARTIŞMALAR
Sempozyumun ikinci gününde de dikkat çekici tartışmalar yapıldı. “Kürtçe Dil Mücadelesi” ve “Kürt Basını ve Yayıncılığının Eğitimdeki Rolü” başlıkları altında önemli isimler bir araya geldi. Yazar Adar Jiyan, Eğitim Sen’in Kürt dili mücadelesindeki kritik rolünü vurgulayarak sendikanın bu alandaki kararlılığına dikkat çekti. Yazar Lal Laleş ise Kürt yayıncılığının tarihsel sürecini ve eğitimdeki vazgeçilmez yerini çarpıcı örneklerle aktardı. Gazeteci Serdar Altan da Kürt basınının, dilin korunması ve yaygınlaştırılmasındaki misyonuna vurgu yaptı.
‘AVRUPA’YA GİDEN KÜRTLER DİLLERİNİ DAHA ÖZGÜR BİR ORTAMDA KULLANABİLİYOR’
İkinci günün bir diğer oturumunda “Dilin Sosyo-Politik Direnişi” ve “Dil, Siyaset ve Hukuk” konuları masaya yatırıldı. Yazar Elif Gemicioğlu Yaviç’in moderatörlüğünde gerçekleşen oturumlarda, DEM Parti Dil, Kültür ve Sanat Komisyonu Eş Sözcüsü Cemile Turhallı, Kürtçenin resmi dil ve eğitim dili olması gerektiği yönündeki güçlü talebi yineledi. Turhallı, devletin uyguladığı asimilasyon politikalarına karşı dilin yaşatılmasının hayati önem taşıdığını vurguladı.
‘KÜRTÇE RESMİ DİL VE EĞİTİM DİLİ OLMALI’
Yazar-akademisyen Dilawer Zeraq, Kürtlerin 1925’ten itibaren başlayan dil mücadelesinin pasif direnişten aktif mücadeleye evrilişini tarihsel bir perspektifle katılımcılarla paylaştı. Akademisyen Îsmet Xabur ise dört parça Kürdistan’daki Kürtler arasında dil birliği ihtiyacına dikkat çekerek bu konuda yapılması gereken çalışmaları özetledi.
‘DİL BİRLİĞİNE İHTİYAÇ VAR’
Sempozyum boyunca yapılan konuşmalarda, Kürt dilinin karşılaştığı yapısal sorunlar, eğitimde anadilin önemi, medyanın dili sahiplenmedeki rolü ve dilin hukuki statüsü gibi pek çok önemli başlık ele alındı. Katılımcılar, Kürt dilinin geleceği için ortak bir mücadele zemini oluşturulması gerektiği konusunda fikir birliğine vardı.
Van Eğitim Sen yetkilileri, sempozyumun oldukça verimli geçtiğini ve Kürt dili konusunda farkındalık yaratma hedeflerine ulaştıklarını ifade etti. Sempozyumda yapılan konuşmaların ve ortaya çıkan fikirlerin, Kürt dili mücadelesine önemli katkılar sunması bekleniyor. Etkinliğe dair basın metnine ulaşmak isteyenlerin Van Eğitim Sen’in resmi web sitesi (egitimsen.org.tr) ya da sosyal medya hesaplarını takip edebileceği; alternatif olarak sendikayla doğrudan iletişime geçebileceği belirtildi.