Van Milletvekili Mahmut Dindar, Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Çocuk Gelişimi Bölümü 1. sınıf öğrencisi Rojin Kabaiş’in 27 Eylül 2024’te kaybolup, 18 gün sonra 15 Ekim’de Van Gölü Mollakasım sahilinde cansız bedeninin bulunmasıyla ilgili sürecin aydınlatılması amacıyla Adalet Bakanı Yılmaz Tunç’a yazılı soru önergesi verdi.
Dindar, önergesinde Rojin Kabaiş dosyasının yalnızca bir aile trajedisi olmadığını, Türkiye’de kadın cinayetleri ve şüpheli kadın ölümlerinin sistematik bir sorun haline geldiğini, adaletin erkek egemen politikalarla sabote edildiğini ve cezasızlık kültürünün kurumsallaştığını vurguladı.
Adli Tıp Kurumu raporlarındaki kritik bulgulara dikkat çekildi:
Kabaiş’in bedeninde iki farklı erkeğe ait DNA izleri tespit edilmiş; ancak bu bulgular yaklaşık bir yıl boyunca soruşturma makamları, aile ve avukatlarla paylaşılmamış.
Rojin’in atletinde bir kadına ait kan lekesinin tespit edilmesine rağmen bu bulgunun soruşturmada değerlendirilmediği belirtildi.
Babası Nizamettin Kabaiş’in Rojin’in vücudunda darp izleri gördüğünü ifade etmesine rağmen soruşturmada somut adımlar atılmadı.
Yurt yönetiminin kaybolma bildirimini geciktirmesi, yaklaşık 300 kamera kaydının yeterince incelenmemesi, telefon şifresinin açılamaması ve Van 8. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin sosyal medya erişimlerini engellemesi sürecin şeffaflığını ciddi biçimde zedeledi.
Dindar, ATK raporlarındaki çelişkileri de ele alarak DNA örneklerinin gecikmeli karşılaştırılması ve cinsel saldırı delillerinin gizlenmesini sürecin manipüle edildiğinin göstergesi olarak değerlendirdi.
Soru önergesinde ayrıca Türkiye genelinde kadın cinayetleri ve şüpheli ölümlerle ilgili istatistiklere yer verildi:
2024’te 394 kadın cinayeti ve 259 şüpheli ölüm kaydedildi.
2025’in ilk altı ayında ise 136 cinayet ve 145 şüpheli ölüm gerçekleşti.
İstanbul Sözleşmesi’nin feshi ve 6284 sayılı Kanun’un etkisizleştirilmesi, koruma kararlarının uygulanmaması ve faillerin çoğunlukla serbest bırakılması cezasızlık kültürünü pekiştirdi.
Dindar, Rojin Kabaiş dosyasının Gülistan Doku, Nadira Kadirova, Pınar Gültekin, Şule Çet gibi diğer kadın cinayeti dosyalarıyla benzer örüntüler gösterdiğini vurgulayarak, adalet mekanizmasının işlememesi ve delil karartmalarına dikkat çekti.
Önergede, “DEM Parti olarak, Rojin Kabaiş’in şüpheli cinayetinin tüm yönleriyle aydınlatılmasını, cinsel saldırı bulgularının örtbas edilmesine yol açan sorumluların cezalandırılmasını, kadın cinayetlerindeki cezasızlık politikalarının sona erdirilmesini ve İstanbul Sözleşmesi’nin yeniden yürürlüğe girmesi için acil adımlar atılmasını talep ediyoruz” denildi.
Van Milletvekili Mahmut Dindar’ın yönelttiği sorular şu şekilde:
Rojin Kabaiş’e ne oldu? Ölüm nedeni ve şekli nedir? Cinayet ihtimali neden etkin bir şekilde soruşturulmamaktadır?
ATK’nin 1 Kasım 2024 tarihli raporunda tespit edilen iki erkeğe ait DNA izlerinin sternal ve intra-vajinal bölgelerden alındığı bilgisi, neden 10 Ekim 2025 tarihli ek rapora kadar gizlenmiştir? Bu gecikmenin teknik, usule ilişkin ya da idari gerekçesi nedir? Bakanlıklar bu skandalın sorumluları hakkında neden işlem başlatmamıştır?
Soruşturma kapsamında ifadesi alınan kişi sayısı kaçtır? Van YYÜ ve yurtta görevli kaç personelin ifadesi alınmış, bu kişiler hakkında adli veya idari soruşturma başlatılmış mıdır?
Rojin’in atletinde bir kadına ait olduğu belirtilen kan lekesiyle ilgili neden kamuoyuna resmi açıklama yapılmamıştır? Bu bulgu soruşturmada nasıl değerlendirilmiştir?
Rojin’in kaybolduğu nokta ile cansız bedeninin bulunduğu alan arasında keşif, çevresel analiz veya kriminal inceleme yapılmış mıdır? Sonuçları nelerdir?
ATK raporlarındaki çelişkiler (örneğin, DNA bölgelerinin ilk raporda belirtilmemesi, bulaş riski gerekçesinin bilimsel dayanağı) neden denetlenmemiştir? Bu eksikliklerin sorumluları hakkında idari veya adli işlem başlatılmış mıdır?
DNA örneklerinin alındığı bölgeler 1 Kasım 2024’te biliniyorken, bu bilginin Van Cumhuriyet Başsavcılığı’na 10 ay boyunca bildirilmediği iddiası doğru mudur? Gecikmenin gerekçesi nedir? Raporların iletim tarihleri ve sorumluları kimlerdir?
ATK’nin “bulaş riskinin bertaraf edildiği” değerlendirmesi hangi bilimsel yöntem ve kriterlere dayanmaktadır? İlgili laboratuvar kayıtları, denetim tutanakları ve personel görev listeleri Bakanlığınıza sunulmuş mudur? Sunulmamışsa gerekçesi nedir?
Rojin’in bedenindeki darp izleri neden soruşturulmamış, otopsi raporlarındaki çelişkiler neden görmezden gelinmiştir? Bakanlığınız, bu ihmallere ilişkin bir çalışma planlamakta mıdır?
Van 8. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin sosyal medya paylaşımlarına erişim engeli kararının gerekçesi nedir? Bu kararın ardındaki hukuki ve siyasi saikler nelerdir?
Rojin’in ailesi ve avukatlarının ilk ATK raporlarına erişimi neden engellenmiştir? Raporların gizlenmesine ilişkin karar hangi kurum veya kişilerce alınmıştır?
Olay günü ve sonrasında kolluk personelinden DNA örneği alınmış mıdır? Kaç personelden örnek alınmış, karşılaştırma sonuçları Bakanlığa sunulmuş mudur? Bu süreç kamuoyuyla paylaşılacak mıdır?
ATK raporlarının hazırlanma, düzeltilme ve bildirime ilişkin süreçlerindeki gecikme ve eksiklikler için Bakanlığınız bir açıklama yapacak mıdır? Bu iddialara yönelik bağımsız bir denetim planlanmakta mıdır?
Soruşturmanın etkinliğini sağlamak ve faillerin tespitini hızlandırmak için Bakanlığınız özel bir ekip görevlendirmiş midir? Varsa, çalışmanın kapsamı ve güncel durumu nedir?
Rojin’in telefon şifresi ve 300 kamera kaydının incelenmesindeki gecikmelerin gerekçesi nedir? Bu deliller ne zaman aydınlatılacaktır?
Çetin GÜR/VanHaber.tr
