Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi’nden Prof. Dr. Faruk Alaeddinoğlu, Van Gölü’nde su çekilmesinin bazı bölgelerde 3 kilometreye kadar ulaştığını ve doğu kıyılarında gölün şeklinde gözle görülür değişimler yaşandığını açıkladı.
Türkiye’nin en büyük gölü Van Gölü, hızla artan kuraklık ve buharlaşma nedeniyle alarm veriyor. Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi (YYÜ) Edebiyat Fakültesi Coğrafya Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Faruk Alaeddinoğlu, göldeki çekilmenin bazı bölgelerde 2 ila 3 kilometreye ulaştığını, bunun da doğu kıyılarında gölün şeklini değiştirmeye başladığını belirtti.
Van65 haber’in aktardığına göre, Prof. Alaeddinoğlu, bu durumun ekosistem ve çevre açısından ciddi riskler barındırdığını vurguladı.
“Gölün Doğu Kıyılarında Haritalar Değişiyor”
Prof. Dr. Alaeddinoğlu, gölün doğu kesiminde akarsuların döküldüğü sığ alanlarda çekilmenin ciddi boyutlara ulaştığını belirterek, “Gölün doğu kesimlerinde küçük ölçekli ama kalıcı değişimler gözlemliyoruz. Van Gölü’nün şekli, doğu kıyılarında belirgin biçimde değişmeye başladı” dedi.
Uzman, son yıllarda yağışların yetersizliği ve buharlaşmadaki artışın göl ekosistemini ciddi biçimde tehdit ettiğini vurguladı.
“Kurak Dönemler Artık Üç Aya Kadar Uzadı”
İklim değişikliğinin etkisiyle kurak dönemlerin giderek uzadığını belirten Alaeddinoğlu, “Geçmişte havzada ‘kurak dönem’ yaklaşık 1 ay sürerken, bu süre son yıllarda 3 aya kadar ulaştı. Bu da göldeki çekilmeyi çok daha belirgin hale getirdi” diye konuştu.
“Gezici Siklonlar Etkisini Yitirdi”
Van Gölü Havzası’ndaki yağış rejiminin bozulduğuna dikkat çeken Alaeddinoğlu, “Geçmişte düzenli yağış getiren gezici siklonlar artık havzayı etkileyemiyor ya da hiç yağış bırakmıyor. Bu durum, göl ekosistemi için ciddi bir tehdit oluşturuyor” ifadelerini kullandı.
“Van Gölü’nü Kurtarmak İçin Zaman Daralıyor”
Van Gölü’nün geri dönüşü olmayan bir sürece girmemesi için acil önlemler alınması gerektiğini belirten Prof. Dr. Alaeddinoğlu, “Önümüzdeki yıllarda benzer hava hareketleri devam ederse buharlaşma artacak, sıcaklık yükseldikçe göldeki alan kaybı da büyüyecek. Bu yalnızca ekolojik değil, aynı zamanda sosyoekonomik bir krize dönüşebilir” uyarısında bulundu.