Van Büyükşehir Belediyesi’nde çalışan 223 kişinin kayyım tarafından işten çıkarılmasına tepki gösteren Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK) Genel Başkanı Ahmet Karagöz, “Kayyım rejimi halk iradesinin gaspıdır; emek ve demokrasi güçleri bu gaspın karşısındadır” dedi.
VAN HABER – Van Büyükşehir Belediyesi’nde 223 işçinin kayyım yönetimi tarafından işten çıkartılmasına bir tepki de KESK Genel Başkanı Ahmet Karagöz’den geldi. Van’a gelerek düzenlenen eyleme katılan Karagöz, kayyım yönetimine yönelik sert eleştirilerde bulundu.
Van’da belediye önünde yaptığı açıklamada Karagöz, her Vanlının belediyenin yönetim ve hizmet süreçlerine katılma hakkı bulunduğunu belirterek, “Halkın oylarıyla seçilen yerel yöneticilerin yerine kayyım atamak, bu hakkı gasp etmektir. Halkın seçme ve seçilme hakkına yönelik bu saldırı, Anayasa’ya, demokrasiye ve insan onuruna karşı işlenmiş ağır bir suçtur” ifadelerini kullandı.
Karagöz, Türkiye’nin doğrudan halkoyuyla seçilmiş belediye başkanlarının yerine merkezi iktidar tarafından kayyım atanmasının yalnızca siyasi bir müdahale değil, halkın temel yurttaşlık haklarına, yerel özerkliğe ve kamu emekçilerinin iş güvencesine yönelen çok boyutlu bir saldırı olduğunu vurguladı.
‘Van halkının iradesi meşrudur’
Kayyım rejimini “halk iradesinin açık gaspı, demokratik süreçlerin askıya alınması, yerel özerklik ilkesine merkezi vesayet müdahalesi, toplumsal ve kültürel kimliklerin bastırılmasının aracı” olarak tanımlayan Karagöz, kadınların emeğine, bedenine ve kimliğine yönelik saldırılar ile kamusal kaynakların kamu yararı dışı aktörlere aktarılmasının bu rejimin bir parçası olduğunu söyledi.
Van halkının 2016’dan bu yana defalarca sandıkta ve sokakta iradesine sahip çıktığını hatırlatan Karagöz, “Üç seçimdir ortaya konan bu irade, yalnızca yerel demokrasinin değil, aynı zamanda katılımcı yurttaşlık hakkının ve toplumsal meşruiyetin de ifadesidir” dedi.
Yaklaşık 30 milyon insanın kayyım uygulamalarıyla temsil hakkından mahrum bırakıldığını belirten Karagöz, yargının hukukun üstünlüğü yerine siyasi müdahalenin aracı haline getirildiğini, halkın yerel yönetim tercihinin politik saiklerle geçersiz kılındığını söyledi.
‘İşten çıkarmalar açık bir saldırıdır’
Van Büyükşehir Belediyesi Eş Başkanları Neslihan Şedal ve Abdullah Zeydan’ın halkın açık iradesiyle seçildiğini vurgulayan Karagöz, 223 belediye emekçisinin hiçbir hukuki dayanak olmadan işten çıkarılmasını “tüm kamu işçileri ve emekçilerinin iş güvencesine ve sendikal kazanımlarına yönelik açık bir saldırı” olarak nitelendirdi.
Belediyelerin kamusal hizmet üreten özerk kurumlar olmaktan çıkarılarak siyasal sadakate dayalı partizan yönetim anlayışının parçası haline getirildiğini dile getiren Karagöz, “Van; halkların, kültürlerin ve emeğin kentidir. Halkın değil, saraydan gelen talimatlarla görevlendirilen atanmışlar, bu kentin iradesine el koyamaz” dedi.
‘Van Halkının seçtiği eşbaşkanlar derhal göreve iade edilmeli’
KESK Genel Başkanı Karagöz, taleplerini ise şöyle sıraladı:
- Van halkının seçtiği eş başkanlar derhal görevlerine iade edilmelidir.
- İşten çıkarılan belediye emekçileri vakit kaybetmeksizin görevlerine döndürülmelidir.
- Merkezi müdahaleler ve kayyım uygulamalarına son verilmelidir.
“Örgütsüz emek susturulur, susturulan halk ise otoriterliğe teslim edilir” diyen Karagöz, emek ve halkın iradesini savunmaya devam edeceklerini vurguladı.
‘Asla Taviz Vermeyeceğiz’
Karagöz’un ardından Eğitimsen Van Şubesi Eşbaşkanı Funda Bozkur bir konuşma yaparak kayyım rejimini sert bir dille eleştirdi.
Yaptığı konuşmada Bozkurt, “KESK Van Şubeler Platformu olarak bir kez daha ifade ediyoruz; Emekten, demokrasiden, barıştan ve halkın iradesinden yana tutumumuzdan asla taviz vermeyeceğiz” dedi.
31 Mart 2024 yerel seçimlerinin, Van halkının kayyum rejimine karşı açık bir tutum aldığı tarihsel bir dönemeç olduğunu kaydeden Bozkurt, “14 belediyenin tamamını halkçı adaylar kazanmış, Van halkı demokratik iradesini sandıkta güçlü bir biçimde ortaya koymuştur. Ancak ne yazık ki bu irade, bir kez daha merkezi iktidarın baskıcı ve antidemokratik politikaları karşısında gasp edilmiştir” ifadelerini kullandı.
‘Kayyım atanması demokratik toplum idealine ve barış umuduna yönelik ağır bir saldırıdır’
Funda Bozkurt şu şekilde konuştu:
“15 Şubat 2025’te Van Büyükşehir Belediyesi’ne yeniden kayyum atanması, sadece yerel yönetime müdahale değil, demokratik toplum idealine ve barış umuduna yönelik ağır bir saldırıdır. Bu karar, halkın seçme ve seçilme hakkını yok saymakla kalmamış; aynı zamanda emekçilere yönelik topyekûn bir kıyım politikasını da beraberinde getirmiştir.
Kayyum eliyle belediyeye atanan yöneticiler, Van halkıyla hiçbir bağ kuramamış, liyakatsiz kadrolarla kent yönetimini felç etmiştir. En son 223 işçinin işten çıkarılması, bu anlayışın emek karşıtı karakterini bir kez daha açığa çıkarmıştır. Yasal yollarla istihdam edilen, adli sicil taramaları yapılan, çoğu daha önce mahkeme kararıyla işine dönmüş bu emekçilerin görevden alınması; hukuksuzlukla, keyfiyetle ve halk düşmanı politikalarla açıklanabilir.”
‘Karar ne hukukidir ne de meşrudur’
Bozkurt, “İçlerinde engelli yurttaşların, tek maaşla ev geçindiren emekçilerin, kronik rahatsızlığı bulunan çalışanların da olduğu bu insanlar, siyasi bir hesaplaşmanın ve baskıcı bir zihniyetin mağduru yapılmak istenmektedir” diyerek, belediyede oluşturulan komisyona değindi. Bozkurt, “Sözde ‘inceleme komisyonları’nın aldığı kararlar ne hukukidir ne meşrudur. Emekçileri ‘sizde de bir şey varsa söyleyin, yoksa araştırır atarız’ diyerek tehdit eden yöneticiler, kamu görevinden çok bir özel savaş yürütücüsü gibi davranmaktadır. Bu yaklaşım yalnızca iş hukukunu değil, evrensel insan haklarını da ihlal etmektedir” dedi.
Bozkurt konuşmasını şu şekilde tamamladı:
“Değerli Van Halkı;
KESK olarak şunu çok net ifade ediyoruz:
Emek düşmanı hiçbir uygulamanın karşısında sessiz kalmadık, kalmayacağız.
Kayyum politikaları, sadece yönetime el koymakla kalmamakta; aynı zamanda halkın sosyal haklarını, kamusal hizmetlerini ve demokratik kazanımlarını da yok etmektedir.
Bugün Van’da yaşanan; bir şehrin kaynaklarının yağmalanması, emeğin değersizleştirilmesi ve halkın iradesinin bastırılmasıdır. Bu aynı zamanda, ülkede yeniden filizlenmeye başlayan barış ve demokratik çözüm umutlarını sabote etmeye yönelik bilinçli bir tercihtir.
Buradan bir kez daha haykırıyoruz:
223 emekçinin işten çıkarılma kararı derhal geri alınmalıdır.
Mahkeme kararıyla görevine dönen işçilerin yeniden işten çıkarılması açık bir hukuk tanımazlıktır.
Tüm bu hukuksuzlukların takipçisi olacağımızı, hukuki ve fiili mücadelemizi büyüteceğimizi ilan ediyoruz.
Bu mücadele sadece Van için değil, Türkiye’de emeği ve demokrasiyi savunan herkes için ortak bir sorumluluktur.
Çünkü biliyoruz ki:
Emekçilerin birlikteliği bu karanlığı dağıtacaktır.
Halkın iradesi gasp edilemez, yok sayılamaz.
Kayyumlar geçicidir; ama halkın örgütlü gücü kalıcıdır.”