DEM Parti Ağrı Milletvekili Sırrı Sakık, TBMM’de kurulan Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu’na dilekçe sunarak, Kürt sorununu yaşamış ve barış süreçlerinde rol almış kişilerin mutlaka dinlenmesi gerektiğini söyledi.
VAN HABER – Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde (TBMM) kurulan Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu çalışmalarına dair dikkat çekici bir başvuru yapıldı. Ağrı Milletvekili Sırrı Sakık, komisyona sunduğu dilekçede, Kürt sorununu doğrudan yaşamış, acılarına tanıklık etmiş ve barış süreçlerinde aktif rol üstlenmiş kişilerin çalışmalar içinde yeterince yer almadığını vurguladı. Sakık, “Tanıklık ve tecrübe ettiğim olayları, sesi duyulmayan insanların sesi olarak sizlere ulaştırmayı bir sorumluluk görüyorum” sözleriyle Meclis’e seslendi.
‘Bir ömrün tanıklığı: Ben bu hikâyenin öznesiyim’
Dilekçesinde, “Bir Ömrün Tanıklığı: Kürt Sorununda Hakikat ve Söz Devreye Girmelidir” başlığıyla kaleme aldığı ayrıntılı metne de yer vere , kişisel yaşam öyküsünü aktararak Kürt sorununun ağırlığını bizzat taşıyanlardan biri olduğunu belirtti.
Sakık, “Ben Sırrı Sakık, 41 yıllık bu savaşın mağduru bir Kürt olarak sesleniyorum. Benim hikâyem bu topraklarda Kürt sorununun yakıcılığının yansıdığı milyonlarca hikâyeden sadece biridir. Ne kenarındaydım ne uzağında… Bu hikâyenin tanığı, mağduru, öznesiyim” ifadelerini kullandı.
‘Yakılan köyler, faili meçhuller, yitirilen canlar’
Kendi yaşamından örneklerle tanıklığını dile getiren Sakık, kız kardeşinden erkek kardeşine, dostlarından yoldaşlarına kadar çok sayıda yakınını çatışmalarda, faili meçhullerde ve devletin uygulamalarında yitirdiğini anlattı.
Sakık, “Köyüm yakıldı, evim yakıldı. JİTEM akrabalarımı köyün ortasında birbirine bağlayıp ateşe verdi. Çeteler iş yerlerimizi, otelimizi bombaladı. Vartinis’te askerlerin yaktığı evde 7 çocukla anne babanın yanmış bedenlerini kendi ellerimle topladım. Bu ülkeyi kaplayan gökyüzü altında şahidi ya da kurbanı olmadığımız acı neredeyse kalmadı” dedi.
Vedat Aydın’ın cenazesinde onlarca arkadaşını yitirdiğini, kendisinin de yaralandığını hatırlatan Sakık, 1990’lı yıllardan itibaren Kürt siyasetinde ve barış girişimlerinde aktif yer aldığını kaydetti.
‘Barış süreçlerinde hep vardım’
Sakık, 1993’teki ateşkes sürecinden 1999 görüşmelerine, 2006–2007 yıllarında MİT ile yapılan temaslardan 2009’daki Habur sürecine kadar pek çok müzakere sürecinde bulunduğunu hatırlattı.
“Doksanların karanlığında dokunulmazlıklarımız kaldırıldı, Meclis’ten alınıp zindanlara atıldık, idamla yargılandık” diyen Sakık, halkın iradesiyle iki kez seçildiği Ağrı Belediye Başkanlığı’nın kayyum eliyle gasp edildiğini de dile getirdi.
‘Komisyon gerçek tanıkları dinlemeli’
Sakık, Meclis’te kurulan komisyonun, Kürt sorununu yakından yaşamış ve barış çabalarında rol almış isimlere kulak vermesi gerektiğini vurguladı:
“Komisyonun Leyla Zana, Ahmet Türk, Akın Birdal, Selim Sadak, Hatip Dicle gibi bu sorunun tanıklarını ve taşıyıcılarını dinleyeceğini düşündüm ama bu olmadı. Öyle anlaşılıyor ki bu durum partimizin de gözünden kaçmış. Binbir acı ve emekle oluşmuş tecrübe komisyona taşınmadı.”
‘Gerçek barış hakikat ve yüzleşmeyle gelir’
Sakık, barışın yalnızca masa başında değil, hakikatin sesiyle mümkün olabileceğinin altını çizerek, “Bu mesele, kağıt üzerinde laf kalabalığıyla değil, hakikatin çıplak sesiyle çözülebilir. Gerçek barış, sadece masalarda değil, yaşamın en derin yerinden konuşanların sözüyle mümkün olur. Eğer bu ülke hakikatle yüzleşecekse, bizleri – bu savaşın yükünü omuzlarında taşımış olanları – dinlemek zorundadır. Biz sustukça bu ülke eksik kalır. Biz konuştukça hakikat tamamlanır. Ve biz konuşacağız. Çünkü bu topraklara barış, ancak hakikat ve yüzleşmeyle gelecek” şeklinde konuştu.